Ilk yaramazligimi ne zaman yaptigimi hatirlamiyorum ama ilki, ilkokul 3 ‘de arkadaslarima dagittigim sakizlarin icine bir kuyumcu titizligiyle yerlestirdigim ve siviyla temas ettiginde alev alan "karpit" hadisesi olabilir. O arkadaslarin sonraki yillar sakiza karsi bir tür fobi gelistirdiklerinden eminim.
Kücüklügümde allerjik astim oldugum icin ilkokula gitmeye pek firsat bulamazdim. Bu nedenle daha saglikli nesillerin yetismesine firsat vermis oldugum, iyilesip ortaokula gitmeye baslamamla ortaya cikti. Gayet temiz yüzlü olmam sayesinde hic süphe cekmiyor, ögretmenlerin "iste siniftaki en efendi arkadasiniz, onu örnek alin biraz" sözleriyle daha da tahrik oluyordum…
Ortabirin ilk laboratuvar dersinde materyallerin cesitliligi karsisinda dislerim kamasmisti. Hidroklorik asitler, magnezyum seritleri, yüksek sigali kondansatörler (yani sok aleti)… Ilk olarak asitleri degerlendirmeye aldim. Cözüm basitti. Asiti, kücügünden bir enjektöre cekerek kizlarin eteklerindeki gerginligin arttigi noktaya uzak mesafeden sikmak. Böylece cürüyen etek ilk zorlamada dagiliyordu… Enjeksiyon yöntemi basit ve güvenliydi. Okul cikislarinin kaosunu kullanarak eylemlerimi sürdürüyor, ama elimdekiyle yetinmiyordum. Asitten sikilinca Karaköy ‘de satilan koku bombalarina yöneldim… Yöntem ayniydi. Siviyi enjektöre cek ve püskürt. Bunun kurbanin üzerindeki etkisini yazmaya gerek görmüyorum.
Ilk yüksek voltajli kondansatörü laboratuvardan araklamayi basardigimda dünyalar benim olmustu. O zamanlar savunma amacli sok aletleri falan olmadigi icin bu isin fikir babasi ben sayilirim. Kullanimi gayet basitti. Kondansatör 12 voltta 30-40 sn.de sarj oluyordu. Tek yapmam gereken okul cikisini beklemek ve dikkatle tuttugum sok aletinin 2 kutbunu okulun en iri cocugunun ciplak koluna degdirmek oldu. O devasa cocugun havada bu kadar yükselebilecegini düsünmemistim. Birkac bin voltu yiyen cocuk yürüyememis, dakikalarca titremisti. Elit tabakanin cocuklarinin okudugu bu okulun yöneticileri olaylara anlam veremiyor, mimlenmis tipleri sorguluyordu. Tabiki iclerinde ben yoktum.
Nihayet kendi frekansimda bir arkadas bulunca daha organize suclara yöneldim. Artik okulla da sinirli degildik. Degme terör örgütlerine parmak isirtacak sabotajlara imzamizi atiyorduk. Ingilizce dersinde izlenecek videoyu pornoyla degistirmek, ilk ortak eylemimizdi. Artik bir gözcim vardi. Kasedin önceden kararlastirdigimiz yerini ayarlayip videoya yerlestirdim. Bir anda zencinin devasa aletiyle karsilasan kizlar ve bazi erkeler uzun süren davranis bozukluklari gösterdiler. Olay, tüm sinifin disipline gitmesiyle son buldu. Ifademi alan ögretmen büzülmüs bir sekilde benden özür dilemeye calisiyor, yönetimin böyle bir karar aldigini söylüyordu. Onu teskin edip böyle seyler olabilecegini söyledim. Hala örnek ögrenci pozisyonumu koruyordum…
Orta 2 ‘ye geldigimizde artik bir stilimiz vardi. Olay mahallinde biraktigimiz sakizla tutturulmus tipitip kagitlari bizim imzamizdi. Araba egzozlarina patates tikmak, lastiklerine civi cakmak, umumi telefonlarinin ahizesini söküp icine esekarisi koymak, apartman zillerini kisa devre yaptirip sürekli calmasini saglamak, sacma atan tüfekle balkondan snaypirlik yapmak gibi günlük rutin islerin disinda tümüyle planli eylemlerin dönemi baslamisti. Insaatlardaki makinelere sabotajlar ve benzeri seyler artik bizi kesmiyordu. Bir soygun yapmaliydik ! bankalari soyamayacagimizi anlayinca hedef kücülttük ve geriye yine okul kaldi. Yani o dönem Türkiye ‘de tektük bulunan bilgisayar odasi. Gün kararlastirildi, gerekli ekipman yine Karaköy ‘den temin edildi ve havanin kararmasiyla "Delta Force" harekati basladi.
Alt katta sekreter odasindan daktilo sesleri gelirken biz bilgisayar odasinin kapsini kesiyorduk. Vardiyali calisiyor ve hic ses cikartmiyorduk. Koridora birileri gelince karanlik bölgelere saklaniyor, adamlar önümüzden gecerken nefesimizi tutuyorduk. 4. saatin sonunda artyk kapy yoktu… Is tahminimizden cok uzun sürmüstü. Herkes tasiyabilecegi kadar ganimet aldi ve getirdigimiz halatlarla alt kattakilere ragmen asagi süzüldük. Zamanlama kesinlikle yanlisti. Cünkü sömestr olmasina ragmen, okul, ari kovani gibiydi. Ve insanlarin calistigi odalarin pencerelerinden sirtimizda koca cantalar, Noel Baba gibi asagiya süzülüyorduk…
Olay okulda bomba gibi patladi. Isin keyifli yani, ben bilgisayar kolundayim ve soydugumuz yerde hocanin yakinmalarini dinleyip ders görmeye devam ettim. Fakat ganimeti elden cikartamadik ve yine getirip okulun önüne biraktik.
Aslinda tümüyle unuttugum, bütün bu anilar yillar sonra tekrar irtibat kurudugumuz bir cocukuk arkadasimin (yani ben), onunla yaptigimiz yaramazliklari hatirlatmasiyla tekrar depresti.
Neyse, kücüklügümde aci cektirdigim herkese bir mesaj göndermek istiyorum. "Sizi öldürmeyen hersey sizi daha güclü yapar"
Güncelleme : 20.06.2010
Siz benim kim oldugumu biliyor musunuz?
Kaba müşterilerle karşılaşan müşteri temsilcileri ve pazarlamacılar için bir ders. Bu olay nedeniyle, Sydney'de Virgin Havayolları biniş kapısı görevlisi personele ödül verilmeli... Boing 767 uçağının arızasından sonra, dolu bir Virgin uçuşu iptal edilir. Bir başka uçak için yolcular kuyruk oluşturmuşlar, sinirler bir hayli gergin bir şekilde yeni uçakta yer bulmaya çalışmaktadırlar. Bu sırada çok sinirli bir yolcu bankoya yanaşır ve biletini fırlattıktan sonra: "-Bu uçak ile uçmak zorundayım ve bu iş hemen yapılacak " diye bağırır. Görevli: "-Özür dilerim beyefendi, size yardım etmeye çalışmaktan memnun olurum ama öncelikle sırada bekleyenlerle ilgilenmeliyim ve eminim size de yapacak birşeyler buluruz. " Yolcu etkilenmemiştir. Arkadakilerin de duyacağı bir şekilde, yüksek sesle sorar: "-SİZ BENİM KİM OLDUĞUMU BİLİYOR MUSUNUZ?"
Görevli tereddüt etmeden, gülümseyerek dahili anons mikrofonunu önüne çekerek: "-Lütfen Dikkat, Lütfen Dikkat, " sesi tüm terminal binasında temiz bir şekilde duyulmaktadır. "Burada, Gate14'te bir yolcumuz bulunmaktadır, ve KENDİSİNİN KİM OLDUĞUNU BİLMEMEKTEDİR. Kendisine kimliği konusunda yardım edebilecek birisi var ise lütfen Gate14'e gelmesi rica olunur. " Kuyrukta bekleyenler gülmekten yıkılmaktadır...
Yolcu Virgin Havayolları görevlisine pis pis bakar ve dişlerini sıkarak: "F... You" der. Görevli geri adım atmadan ve gülümseyerek: "Özür dilerim, ama bunun için de sıraya girmeniz gerekecek...
Dolmuş Anıları - 2
Bostancı minübüslerinden biri. Minübüs bir durakta daha duruyor ve yaşlı sayılabilecek bir teyze, çok şeker bir teyze, minübüse biniyor. Kapısı elle kapatılan minübüsün kapısını kapatıyor ama kapı kapanmıyor. Şöför, "Teyzecim biraz daha hızlı çek" diyor. Teyze tekrar yükleniyor kapıya, yine kapanmıyor. "Teyze biraz daha kuvvetli. Şöyle iyice çek." diyo şöför. Kadın hızlıca çekiyo, yine kapanmıyo kapı. Sonra şöför, "Teyze. Kuvvetli kuvvetli... Şöyle kolundan tut kapının, iyice bi çek." diyo. Kadın kapıyı bir kere daha şöyle kuvvetlice çekiyor... Kapının camı kırılıyor. Yaşlı teyze minübüs şöförüne dönüyor ve "Kusura bakmayın. Çok özür dilerim. Çok utandım." filan diyor. Şöför abimse, "Ne özürü be!! Zittin kapıyı da pencereyi de, otur yerine." diyor. Tabi minübüste herkes dumura uğruyor.
Bir gün otobüse bindik gidiyoruz. Bir sonraki durakta yaşlıca bir kadınla kızı durakta otobüsü bekliyo ama otobüs tıklım tıklım. Biz durağa yanaşır yanaşmaz teyzem, yaşlı kadınların binememe korkusunun verdiği heyecanla otobüsün kapısına doğru atılıyor ve biniyor. Kızı saf, ve hatta geri. Geride kalıyor doğal olarak. Ön kapıdan artık kimse binemeyince arka kapı açılıyor ve geriliğin verdiği heyecanla arka kapıdan binen zavallı kıza annesi şöyle bağırıyor: - Kızım ben önden verdim. Sakın sen arkadan vermiyesin. yusuf
Geçenlerde tam mesai çıkışı minibüse bindem. Araba tıka basa dolu ve insanlar nefes alamıyor. Yine yolcu almak için durunca minibüs "Kaptan daha nereye alacan, yer yok" diye çıkıştım şöföre. Şöför ise "Abi almayınca küfür ediyorlar" dedi ben ise aldığında ise içerdekiler küfür ediyor dedim. Oda çok haklısın abi dedi. Aradan 20-30 saniye geçti ve jetonu düştü "Sen ne demek istiyorsun" deyip arkaya birden döndü. reşo
Bir gün arkadaşımla evimin yakınındaki bir duraktan minibüse bindik. Minibüsünün camında kocaman puntolarla şoförün cep numarası yazıyordu, fazla umursamadık ama göze batıyordu; beni ara, diye bağırıyordu resmen. İneceğim yere yaklaşınca şoförün numarasını cevirdim, "Müsait bir yerde bırakır misin abi?" dedim. Adam afalladı, asıldı frene. Minibüs yarıldı gülmekten.
Bitanede ben anlatayım birgün sevgilimle otobüse binmiştik. O sırada kafamda karışık zaten bir tane boş yer var haliyle sevgilime geç otur bayanın yanına dedim o sırada oturanın yüzünü görmüyorum saçları uzun bayan zannettim meğerse değilmiş :D :D bana dönüp garip garip baktı bayağı bozulmuş gibiydi :D :D
Beşiktaşım Benim, Biricik Sevgilim
İnönü Stadyumu'nda, gişelerin önündeki uzun kuyruğun ortalarındayız. Bilet kuyruğunda beklerken önümde 30-35 yaşlarında birisi var. Derken bir afacan, bu adamın (o kadar kişi varken onu neden gözüne kestirdi diye hiç sormayın) yanına yaklaştı ve aralarında şu diyalog geçti:
Çocuk: Abi be... Bilet param yok. Hadi para ver de, ben de maça giriyim. Adam: Olmaz. Çocuk: Hadi yaa... Abi para ver de ben de maça giriyim. Beşiktaş'ımızın maçını izliyim. (Duygu sömürüsü başlar) Adam: Ya git başımdan. Hem bu kadar kişi varken niye benden istiyorsunki? Çocuk: Abi sen iyi birine benziyosun. Adam: Hem parayı verince senin bileti alacağın ne malum? Çocuk: Abi o zaman sen al bileti, ver bana. Adam: Ya git başımdan velet! Çocuk: Abi nerede kaldı, DELİKANLI BEŞİKTAŞ'LILIK?? Adam: Ben ibne Beşiktaş'lıyım. Hadi git şimdi. Çocuk: Hebehebe...
Sonuç: Delikanlılıkta mangalda kül bırakmayan Türk Erkeği'nin dünya görüşü, bu gibi durumlarda paçayı kurtarmak için namına yakışmayan laflar edecek kadar da geniştir. zuppi
Güncelleme : 31.03.2010
Dolmuş Anıları
Ankarada, cok sicak bir gunde, dolmustaki bir kokona, yelpazesiyle "şöfeer bey klimayi acar misiniz cok sicak olduu" demisti. pala biyikli şöfer amca teyzeyi bi sure suzdukten sonra, kapiyi acip acip kapatmaya basladi, ki ondan sonra dolmusca yarildik zaten.
Sahil yolundan bostanci istikametinde gitmekte olan dolmusa yasli bir bayan biner. bayan tam bir eski istanbul hanimefendisidir. gerek giyimi, gerek oturusu, gerek konusmasindaki kibarlik ile çevresindekilerin saygi ve ilgisini ceker.teyzemiz gitmek istedigi yer icin parayi uzatir: -pardon beyfendi.rahatsiz ediyorum ama suradan bir suadiye uzatirsaniz cok memnun olurum. -tabi hanfendi, ne rahatsizligi. para sofore uzatilir ve yolculuk devam eder.yasli ve kibar teyzemizin kibarligi, sik giyimi ve guler yuzu diger yolcularin icini isitmistir adeta. suadiye'ye gelindiginde teyzemiz inmek ister ve bunu sofore yine o kibarligi ile bildirir: -pardon sofor bey.mumkunse musait bir yerde indirir misiniz? sofor saga yanasir ve kapiyi acar fakat arac hala yavasca hareket halindedir. teyzemiz yasli olmasi nedeniyle inemez ve dolmusun tamamen durmasini bekler.fakat sofor acelesi varmiscasina yavasca ilerlemekte ve bayanin inmesini beklemektedir. dolmusun bir turlu tamamen durmamasina kizan kibar teyzemiz sofore seslenir: -ulan pezevenk parasutle mi inicez!
Yolcu: mükemmel bir yerde inebilir miyim? (yolcunun kafası karşık sanırım, kendisi de dolmuştakilerle güler söylediine) şöför indirirken kadını: şoför: buyrun size layık değil ama!
Yolcu musait bi yerde inmek ister ama dili surcer; yolcu : musait bi yerde iner misiniz. sofor : niye sen mi kullancan?
Rumeli - hisarüstü otobüsüyle taksim e dogru gidiyoruz. adamin biri besiktas dolaylarinda gayet aceleci bir tavirla -kaptan orta kapiyi rica edebilir miyim??. bizim soför olaya hakim: -tabi abi ayip ettin. al götür. senden kiymetli mi?
Ankarada otobüslerin kartlı değil biletli olduğu bir dönem. good fellas ve ben sabaha kadar üniversitede gireceğimiz ilk sınava çalışmışız. otobüse bir adam biner. utangaç, sıkılgan bir tavırla şöföre; -afedersiniz şöför bey biletim yok, acaba ineceğim duraktan alabilir miyim? şöför: istersen yolculara bir sor... adam: afedersiniz yolcular biletim yok, acaba inceğim duraktan alabilir miyim.!!
Dumur Olayları
Dumuran: testadam (34/Erkek/Adana) Bi gün anatomi pratigindeyiz. Ilk defa kadavra diseksiyonu yapicaz.Hocamiz nasil yapicagimizi anlatiyo, deriden bahsediyor filan.Ingilizce tiptayiz ama herkes Türkçe Ingilizce karisik konusuyor. O sirada arkalarda duran yabanci bir arkadas 'How thick is the skin?' diye sordu. Hoca da 'Duyamadim çocuklar, arkadasiniz ne sordu?'dedi. Yanindaki arkadas da gayet sakin 'Skin`in kalinligini soruyo.' dedi hocaya. O da ne dedigini,hoca dahil, herkes kopunca anladi.
Dumuran: tuncay (28/Erkek/Istanbul) Kadiköy Kusdili'ndeki dört yol agzinda trafik çok sikisik oldugu için sürekli polis otosu bekler. Trafik polisleri megafonla bagirarak trafigi idare ediyolar iste. Neyse bagiriyo eleman "34 PTS 723 lütfen saga çek" O sirada ordan geçmekte olan öteki trafik otosu megafonla espiri yapiyor bunlara "Lütfenini yiyim senin, bu ne kibarlik lan Mistafaa?.
Dumuran: Junkie (19/Kadin/Istanbul) Bilirsiniz, biara gençlerde cüzdana zincir takip sarkitma modasi vardi. Istiklal'de yürürken, yanimdan bu model bi tip geçiodu ki adamin teki bombayi patlatti: "Ne o lan? Köpegin giccina mi kaçti???
Dumuran: Zirtpirt (28/Erkek/Istanbul) Bir gün, belediye otobüsünde giderken, belediye otobüslerinde pek sik raslayamayacaginiz türden, çok güzel ve bakimli bir bayan,oturan bir adamin ayagina basti. Kadin gayet üzgün, adama "Kusura bakmayin beyfendi! Çok özür dilerim!" dedi. Adam, bir yandan basilan ayakkabisina bakarken, kadina: "Tamam da bacim, ayakkabinin a..na koydun!" dediginde biz zaten olay yerinde yerde sürünüyorduk.
Dumuran: Sekerpare (20/Kadin/Istanbul) Ya olmaz böyle bir firlamalik, dinleyin: Istiklal'in oralarda,9-10 yaslarinda, büyük olasilikla tinerci, iki çocukla konusuyor polis.Birisine sordu, "Nerede oturuyorsun sen, evin nerede senin?" Çocuk: "Evim filan yok, orada burada uyuyoum..." Polis öbürüne döndü:"Peki, sen?". Ikinci çocuk: "Komsuyuz!" :)
Bilen bilir; Ankara'nin genelevi Bentderesi adli semttedir. Yakin bi arkadasim var. Lise çaglarinda çocugun biti kanlaniyo, Bentderesi'ne giden bi dolmusa biniyo ve genelevin tam karsisindaki dolmus duraklarinda iniyo. Ancak yeri tam olarak kestiremediginden birine sormaya karar veriyo. Yoldan geçen orta yasli bi amcaya soruyo:- Abi Bentderesi Lisesi nerede acaba? Adam bozmadan karsilik veriyo:- Aha kerane karsida.
Lisedeyiz...Geometri dersi... Ders kaynasin diye yapmadigimiz karaktersizlik yok. Hoca tahtaya sekil çizerken, okulun bayagi yakinindan bir savas uçagi geçti. Bizden biri:- Aaa hocam uçak geçiyo! Hocamizdan cevap:- Elleme geçsin!!! Sinif komple kisadevre...
Dumuran: Yandım (19/Erkek/Adana) Öğrencilik zamanlarımda en sevmediğim şey birinin bana, "İleride ne olacaksın?" demesiydi. Bir gün babam durduk yerde, "Büyünce ne olacaksın?" diye sordu. Çok kızdım ve o sinirle, "Peygamber olucam" dedim. Dank diye, "Ulan eşşekoğlueşşek, 2 sene daha oku da Allah ol bari" cevabını verdi. Buyrun burdan yakın!
Sınav
Üniversitenin büyük amfisinde 800 kisinin katildigi bir sınav... Süre iki saat... Profesör son derece sert ve sürenin esnetilmesine imkân yok. Cevaplari yetistiremeyen kaliyor. Bu yüzden bütün talebeler haril haril kâgit dolduruyorlar. Ama birisi agirdan gidiyor. Biraz düsünüyor biraz yaziyor. Hiç aceleci bir hâli yok. Derken süre doluyor. "Getirin kâgitlari çocuklar" diyor profesör ve herkes bitirebildigi kadariyla kâgidini getirip masanin üzerine koyuyor. Veren çikiyor, veren çikiyor, masanin üzerindeki kâgitlar birikiyor. Sinifta hiç talebe kalmiyor. Bir kisi hâriç. Bizim agirdan giden talebe hiç istifini bozmadan yazmaya devâm ediyor. Böylece biraz daha zaman geçtikten sonra, bizimki kalkip kürsüye gidiyor ve kâgidini bir sonraki ders için hazirliklarini tamamlamakta olan profesöre uzatiyor. Profesör kizarak: Hayir! Çok geç kaldin. Artik senin kâgidini alamam... Bizimki ters ters bakiyor: -Sen benim kim oldugumu biliyor musun? -Yoo, aslinda bilmiyorum. Ne olacak? Talebe bakislarini diklestirerek tekrar soruyor: -Sen benim kim oldugumu biliyor musun? -Hayir bilmiyorum! Üstelik bu hiç de mühim degil! -Iyi öyleyse, diyor bizimki ve yigili duran imtihan kâgitlarinin bir kismini kaldiriyor ve araya kendi kâgidini koyup kâgitlari tekrar düzeltiyor.sonra da: -Iyi günler hocam, deyip profesörün saskin bakislari arasinda yürüyüp gidiyor.
İnanılmaz Bir Olay
Rivayete göre resme dikkatlice 10 saniye boyunca bakınca arka planda bir tekne görülüyormus....
Ben göremedim ama siz de bir deneyin ;))
Bazen
Bazen agladiginizda, kimse göz yaslarinizi görmez. Bazen iciniz yandiginda, kimse acinizi görmez. Bazen endiselendiginizde, kimse derdinizi görmez. Bazen mutlu oldugunuzda, kimse güldügünüzü gormez.